Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ya da kısaca TCDD, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki demiryolu taşımacılığını düzenleyen, işleten ve kontrol eden resmi kurumdur.
Cumhuriyet öncesinde daha çok imtiyazlar ile değişik devletlere verilen Osmanlı'daki demiryolu işletmesi yetkisi, 24 Mayıs 1924 tarihinde çıkarılan 506 Sayılı Kanun'la millileştirilmiş ve "Anadolu - Bağdat Demiryolları Müdüriyeti Umumiyesi" kurulmuştur. Demiryollarının yapımı ve işletilmesinin bir arada yürütülmesi ve daha geniş çalışma imkanları verilmesini sağlamak amacıyla çıkarılan 31 Mayıs 1927 tarih ve 1042 Sayılı Kanun'la "Devlet Demiryolları ve Limanları İdare-i Umumiyesi" adını almıştır.
1953 yılına kadar katma bütçeli bir devlet idaresi şeklinde yönetilen Kuruluş, 29 Temmuz 1953 tarihinden itibaren 6186 Sayılı Kanun'la "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi (TCDD)" adı altında Kamu İktisadi Devlet Teşekkülü haline getirilmiştir. Son olarak uygulamaya konulan 233 sayılı KHK ile "Kamu İktisadi Kuruluşu" hüviyetini almıştır
TARİHÇE
Cumhuriyet Öncesi (1856 - 1922)
Dünyada ilk kez 1825 yılında İngiltere’de başlayan ve 25 yıl içinde tüm Avrupa’ya yayılan demiryolu ulaşımının, toprakları 3 kıtaya yayılan Osmanlı İmparatorluğu'na girişi diğer birçok teknolojik yeniliğe göre çok erken olur, ne var ki, 1866 yılında Osmanlı'nın geniş toprakları üzerindeki demiryolu hattının uzunluğu sadece 519 km'dir. Üstelik bu hattın sadece 1/3'lük yani 130 km'lik bölümü Anadolu toprakları üzerinde, geri kalan 389 km'lik bölümü Köstence-Tuna ile Varna-Rusçuk arasında yer alır.
Anadolu topraklarındaki demiryolu tarihi 23 Eylül 1856 yılında ilk demiryolu hattı olan 130 km'lik İzmir- Aydın hattının imtiyaz verilmiş bir İngiliz girişimci Wilkin ve dört arkadaşının firmasının ilk kazmayı vurmasıyla başlar. İmtiyaz İzmir Valisi Mustafa Paşa zamanında, 1857 yılında "İzmir'den Aydın'a Osmanlı Demiryolu" kumpanyasına devredilmiştir.
İngilizler açısından bu bölge özellikle de Süveyş Kanalı'nın 1869 yılında açılmış olması sonrasında bu bölge İngilizlerin stratejik açıdan Hindistan yollarını denetim altına alması yönünden de önemliydi. Osmanlı'da demiryolu imtiyazı verilen İngiliz, Fransız ve Almanların ayrı ayrı etki alanları olumuştur. Fransa, Kuzey Yunanistan, Batı ve Güney Anadolu ile Suriye'de; İngiltere, Romanya, Batı Anadolu, Irak ve Basra Körfezinde; Almanya, Trakya, İç Anadolu, ve Mezopotamya'da etki alanları oluşturmuştur.[4] Hatta bazı tarihçiler İngilizlerin demiryolu imtiyazını almasını ve İzmir-Aydın hattını inşa etmeye başlamasını emperyalizmin Osmanlı'ya ilk girişi olarak kabul etmektedirler. [6] Buna kanıt olarak verilebilecek en güzel örneklerden biri; İngiltere’nin İstanbul Büyükelçisi Lord Stratford de Redcliffe’in Alsancak İstasyonunun temel atma töreninde yaptığı ve 16 Kasım 1858 tarihli Times Dergisinde yayınlanan şu sözleridir:
"Bu demiryolunun, sanayi ürünlerimizin Türkiye’ye girişini kolaylaştıracak faydalı bir sermaye yatırımı olacağını umuyoruz. Hepinizin bildigi gibi Osmanlı’nın yeniden canlandırılmasında Avrupa’nın her zamankinden daha çok çıkarı vardır. Batı uygarlığı Levant kapılarına geldi dayandı. Şimdiye kadar geçmeyi pek başaramadığımız bu kapılar ardına kadar açılmazsa, kendi çıkarlarımız doğrultusunda, zor kullanarak bu kapıları açacak ve isteklerimizi kabul ettirecek güce, hatta daha fazlasına sahip olduğumuzu herkesin bilmesini isterim.
Anadolu’nun damarlarına yeni ve taze kan aşılayacak olan bu demiryolu gibi üretken girişimleri desteklemek, hükümetimizin en başta gelen görevleri arasındadır."
1871 yılında saraydan çıkarılan bir irade ile Haydarpaşa-İzmit hattının devlet tarafından yapımına başlanır ve 91 km'lik hat 1873 yılında bitirilir. Ancak maddi olanaksızlıklar nedeniyle Anadolu Demiryolları ile Bağdat ve Cenup demiryollarının yapımları Alman sermayesi ile gerçekleştirilir.
İmtiyaz verilen başka bir İngiliz şirketi de İzmir-Turgutlu-Afyon hattı ile Manisa-Bandırma hattının 98 km'lik kısmını 1865 yılında tamamlar.
1896 yılında yapım imtiyazı Baron Hirsch’e verilmiş olan 2000 km'lik şark demiryollarının milli sınırlar içerisinde kalan 336 km'lik İstanbul-Edirne ve Kırklareli-Alpulu kesiminin 1888’de bitirilerek işletmeye açılmasıyla da İstanbul, Avrupa demiryollarına bağlanmış olur.
1876 yılından 1909 yılına kadar 33 yıl Osmanlı Padişahı olan Sultan II. Abdülhamid hatıralarında şunları ifade eder; “ Bütün kuvvetimle Anadolu Demiryollarının inşasına hız verdim. Bu yolun gayesi Mezopotamya ve Bağdat'ı, Anadolu'ya bağlamak, İran Körfezine kadar ulaşmaktır. Alman yardımı sayesinde bu başarılmıştır. Eskiden tarlalarda çürüyen hububat şimdi iyi sürüm bulmaktadır, madenlerimiz dünya piyasasına arzedilmektedir. Anadolu için iyi bir istikbal hazırlanmıştır. İmparatorluğumuz dahilindeki demiryollarının inşaatı mevzusunda büyük devletler arasındaki rekabet çok garip ve şüphe davet edicidir. Her ne kadar büyük devletler itiraf etmek istemiyorlarsa da bu demiryollarının ehemmiyeti yalnızca iktisadi değil, aynı zamanda siyasidir.”
Osmanlı İmparatorluğu, demiryolu konusunda, ekonomik durumun kendisine verdiği zafiyetten dolayı çok büyük sorunlarla karşılaşmıştır. Tamamıyla bir içişleri konusu olması lazım gelen demiryolu siyaseti maalesef devletlerarası bir konu durumuna gelmiştir. Türk Kurtuluş Savaşı dönemi (1919 - 1923)
TCDD'nin hükümet düzeyindeki denetimi, gözetimi, koordinasyonu ve ilişkileri Ulaştırma Bakanlığı'nca yürütülmektedir. Merkezi Yönetim 18 ihtisas Daire Başkanlığı ile, Hukuk, Savunma ve Basın Halkla İlişkiler birimlerinden oluşmakta; demiryolu taşımacılığı ile ilgili hizmetler 7 Bölge Müdürlüğünce yürütülmektedir. Ayrıca 7 limanıyla verdiği hizmetlerin sorumluluğu Genel Müdürlüktedir. Diğer yandan TCDD'nin demiryolu endüstrisinde faaliyet gösteren üç bağlı ortaklığı bulunmaktadır.Bunlar aşağıdadır:
* TÜLOMSAŞ - (Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi, Eskişehir) - Lisans Lokomotif üretimi yapılmaktadır. * TÜVASAŞ - ( Türkiye Vagon Sanayi, Adapazarı ) - Yolcu vagon üretimi yapılmaktadır. * TÜDEMSAŞ - ( Türkiye Demiryolu Makinaları Sanayi, Sivas) - Yük vagonları üretimi yapılmaktadır.
Bölgeler
TCDD şebekesi toplamda 7 bölgeye ayrılmış ve her bölge ayrı bir bölge müdürlüğünce idare edilmektedir. Bu bölge müdürlükleri sırasıyla aşağıda sıralanmışlardır:
1. Bölge Ticaret Müdürlüğü - Haydarpaşa 2. Bölge Ticaret Müdürlüğü - Ankara 3. Bölge Ticaret Müdürlüğü - İzmir 4. Bölge Ticaret Müdürlüğü - Sivas 5. Bölge Ticaret Müdürlüğü - Malatya 6. Bölge Ticaret Müdürlüğü - Adana 7. Bölge Ticaret Müdürlüğü - Afyon
Limanlar
TCDD işletmelerine bağlı olan ve işletmesi TCDD tarafından yapılan limanların listesi:
Kuruluşun yasa ile belirlenmiş temel görevleri aşağıdaki gibidir:
* Devletçe kendisine verilen demiryolları, liman, rıhtım ve iskeleleri işletmek, genişletmek ve yenilemek, * Kanun, tüzük, yönetmelikler ile kalkınma ve yıllık programlar çerçevesinde bağlı ortaklarını ve iştiraklerini yönlendirmek ve bunlar arasında koordinasyonu sağlamak, * Tamamlayıcı işler olarak gerektiğinde; Demiryolları taşımacılığını tamamlayıcı nitelikteki, feribot dahil her türlü deniz ve kara taşıma işlerini yapmak, * Çeken ve çekilen araç ve gereçler ile benzerlerini yapmak ve yaptırmak; görevlerinin gerektirdiği ambar, antrepo, depo ve benzeri tesisler ile yolcu ihtiyaçları için gerekli tesisleri kurup işletmek, * Yurtiçinde ve dışında yapılmakta ve yapılacak olan, demiryolu inşaatlarını yalnız başına veya ortaklık halinde üstlenmek, * Faaliyet konuları ile ilgili olarak Bakanlar Kurulu tarafından verilen görevleri yapmakla yükümlü bulunmaktadır.
VERDİĞİ HİZMETLER
TCDD 1856 yılından beri hem yolcu taşımacılığında hem de yük taşımacılığında çok önemli hizmetler vermektedir. Tarihçe kısmında da anlatıldığı gibi 1950'li yıllara kadar Türkiye'de ve öncesinde Osmanlı'da taşımacılık alanında demiryolu ağırlıklı bir yol izlenmiş olmakla birlikte bundan sonrasında maalesef ikinci plana itilmiştir. Durum böyle olsa da gerek yolcu gerekse yük taşımacılığının vazgeçilmez bir unsuru olmayı devam ettirecektir.
Yolcu taşımacılığı
Yurtiçi
Bölgesel yolcu trenleri
Yukarıda sıralanan Ana Hatların dışında bir de bölgesel olarak hizmet veren bölgesel trenler vardır. Bu trenlerin listesi aşağıdaki gibidir:
* Trakya Bölgesel Yolcu Trenleri * Haydarpaşa-Adapazarı Bölgesel Yolcu Trenleri * Ankara-Polatlı Bölgesel Yolcu Trenleri * Zonguldak-Karabük Bölgesel Yolcu Trenleri * Basmane-Diyarbakır Bölgesel Yolcu Treni * Diyarbakır-Kurtalan Bölgesel Yolcu Treni * Samsun-Sivas Bölgesel Yolcu Trenleri * Samsun-Çarşamba Bölgesel Yolcu Trenleri * Sivas-Divriği Bölgesel Yolcu Treni * Erzincan-Divriği Bölgesel Yolcu Treni * Kars-Akkaya Bölgesel Yolcu Trenleri * Elazığ-Tatvan Bölgesel Yolcu Treni * Van-Kapıköy Bölgesel Yolcu Treni * Mersin-Adana-İskenderun Bölgesel Yolcu Trenleri * Mersin-Adana-Osmaniye-İslahiye Bölgesel Yolcu Treni * Meydanekbez-Fevzipaşa Bölgesel Yolcu Treni * Gaziantep-Nusaybin Bölgesel Yolcu Treni * Afyon-Eskişehir Bölgesel Yolcu Treni * Konya-Eskişehir Bölgesel Yolcu Treni * Konya-Ulukışla Bölgesel Yolcu Treni * Balıkesir-Kütahya Bölgesel Yolcu Treni * Basmane-Denizli-Afyon Bölgesel Yolcu Trenleri * Basmane-Torbalı-Ödemiş Bölgesel Yolcu Trenleri * Basmane-Uşak Bölgesel Yolcu Trenleri
Yurtdışı
Avrupa yönündeki taşımalar
Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasındaki bağlantı İstanbul-Bükreş-İstanbul arasında her gün karşılıklı çalışan Bosfor Ekspresi ve İstanbul-Selanik-İstanbul arasında her gün karşılıklı çalışan trenle sağlanmaktadır. İstanbul-Sofya, İstanbul-Belgrad, İstanbul-Budapeşte ve İstanbul-Kişinev bağlantısı Bosfor Ekspresine bağlanan vagonlarla sağlanmaktadır.
Ortadoğu ülkelerine yapılan taşımalar
Türkiye-İran
Türkiye ile İran arasındaki bağlantı İstanbul-Tahran-İstanbul arasında haftada bir gün çalışan ve kuşetli vagonlardan oluşturulmuş Trans Asya treni ve Van-Tebriz-Van arasında haftada bir gün çalışan ve I mevkii kuşetli vagonlardan oluşturulmuş tren ile sağlanmaktadır.
Türkiye-Suriye
Türkiye ile Suriye arasındaki bağlantı İstanbul-Gaziantep-İstanbul arasında çalışan Toros Ekspresine haftada bir gün ilave edilen yataklı vagon ile sağlanmaktadır.
Banliyö
TCDD İşletmesi Ankara, İstanbul ve İzmir kentlerinde şehiriçi toplu taşımacılık yapmaktadır.
Yük taşımacılığı
TCDD, elinde bulunan çeşitli yük vagonlarıyla hemen hemen her türlü yükü taşıma kapasitesine sahiptir.
Demiryolu yük taşımacılığı toplu ve programlı taşımalara yöneliktir, ayrıca münferit taşımalar da gerçekleştirilmektedir. Yurtiçi yük taşımaları hem TCDD'ye ait vagonlarla yapılabildiği gibi hem de müşterinin kendisine ait vagonlarla yapılabilmektedir.İSTASYON
2007 yılı verilerine göre 63 adet garmüdürlük satüsünde gar, 70 adet şeflik statüsünde gar ve 289 adet şeflik statüsünde istasyon olmak üzere demiryolları üzerinde toplam 423 adet şef veya müdür bulunan gar ve istasyon vardır. Bu sayıya banliyö hatları ve memurlu ve memursuz duraklar ve saydingler dahil değildir.[20]
Aşağıda tarihi ve mimari özellikleri bakımından ön plana çıkan birkaç gar ve istasyonların bilgilerini bulabilirsiniz:
İstanbul Sirkeci Garı
İstanbul'un Avrupa'ya açılan kapısı Sirkeci Gar'ının inşaası 11 Şubat 1888 günü büyük bir devlet töreniyle başlamış, 3 Kasım 1890'da hizmete açılmıştır. Bu görkemli gar binasının mimarı Alman mimar ve mühendis A.Jasmund'dur. Berlin Üniversitesi mezunu olan Jasmund şark mimarisi konusunda incelemeler yapmak üzere İstanbul'a gelmiş ve Sultan II. Abdülhamit'in güvenini kazanarak sarayın danışman mimarı olmuştur.
Yedikule'de yapımına başlanan demiryolu Yenikapı'ya geldiği zaman hattın, Sarayburnu'na kadar uzanan Topkapı Sarayı bahçesinden geçirilmesi konusu uzun tartışmalara yol açmış, Abdülaziz'in izniyle demiryolu Sirkeci'ye ulaşabilmiştir. Ancak, Sirkeci'ye ulaşan demiryollarının yapımında istimlak amacıyla tarihi değerleri gözardı edilen birçok Bizans ve Osmanlı saray ve köşkleri yıkılmıştır.
İstanbul Haydarpaşa Garı
Gar adını kurulduğu yerde yer alan çayırdan almıştır. Mevacip defterlerine göre, 1533 yılında, III. Selim'in paşalarından ve vezirliğe kadar yükselmiş olan Hadım Haydar Paşa’nın bahçesi bu gara ve bulunduğu semte ismini vermiştir.
Osmanlı için çok büyük bir önem arz eden Bağdat Demiryolu Hattı’nın başlangıç noktasına görkemli bir yapı inşa etme arzusuyla 19. yüzyılda II. Abdülhamit tarafından inşa ettirilmiştir. Otto Ritter ve Helmuth Cuno adında iki Alman mimar tarafından 30 Mayıs 1906 tarihinde yapımına başlanmış ve 1908 yılında tamamlanmıştır.
Bina 6 Eylül 1917 tarihinde 1. Dünya Savaşında kullanılmak üzere trenlere yüklenmek amacıyla bekleyen cephanenin patlamasıyla yıkılmış ancak çatısı hariç tekrar aslına uygun olarak inşa edilmiştir
İzmir Alsancak Garı
"İzmir'den Aydın'a Osmanlı Demiryolunun" ilk durağı olan Alsancak Garı o günkü adıyla Punta Garı'nın inşaasına 1857'de Vali Mustafa Paşa döneminde başlanmıştır. 1858'de hizmete girmiştir. 2000'li yıllarda restore edilen tarihi gar bugün hala İzmirlilerin hizmetindedir.