WAREZİN BABASI | Hayat Burda!
WAREZİN BABASI | Hayat Burda!
WAREZİN BABASI | Hayat Burda!
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WAREZİN BABASI | Hayat Burda!


 
AnasayfaAnasayfa  PortailPortail  Latest imagesLatest images  GaleriGaleri  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 ANTALYA

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
bYuNuS
Kurucu ve Admin

Kurucu ve Admin
bYuNuS


Erkek
Mesaj Sayısı : 655
Yaş : 32
Nerden : denizli
Deneyim :
ANTALYA Left_bar_bleue100 / 100100 / 100ANTALYA Right_bar_bleue

Seviye :
ANTALYA Left_bar_bleue100 / 100100 / 100ANTALYA Right_bar_bleue

Saygınlık :
ANTALYA Left_bar_bleue100 / 100100 / 100ANTALYA Right_bar_bleue

Aktiflik :
ANTALYA Left_bar_bleue100 / 100100 / 100ANTALYA Right_bar_bleue

Ruh Hali : ANTALYA Tehlik10
İşletim sistemi : ANTALYA Yk-xp
Hangi TAkımıTutuyorsun : ANTALYA Besiktasit5rh1gv5
Emeğe Sayıgı : ANTALYA Hirsiz10pw1
Kayıt tarihi : 18/05/08

ANTALYA Empty
MesajKonu: ANTALYA   ANTALYA EmptyCuma Nis. 10, 2009 10:33 pm

ANTALYA Antalyaturkeyprovincesl




Antalya - Antalya ili Hakkında




Antalya, Türkiye'nin güneyinde, Akdeniz Bölgesi'nde yer almaktadır. Türkiye'nin en çok turist alan ilidir.



Tarihi


Antalya, antik bölgelerden Kilikya'nın batı kesimini, Pamfilya'nın güneydoğu ucunu ve doğu Likya'yı içine almaktadır. Antalya
Türkiye'de bugüne kadar bilinen en eski yerleşmelerin bulunduğu en önde
gelen illerden biridir. Antalya'ya 20 km. uzaklıkta ve Toroslar'ın
Akdeniz'e bakan yamaçlarında yer alan Karain Mağarası'nda yapılan
kazılarda
Antalya ilinde Paleolitik yerleşmenin varlığını ortaya çıkartmış ve
bölgenin tarihini M.Ö. 220 bin yılına kadar indirmiştir.
Bölgenin en
önemli Prehistorik buluntularını içeren Karain mağarası Paleolitik ve
Neolitik, Beldibi Mağarası da Mezolitik çağdan veriler sunarken,
Bademağacı Höyüğü'nde
son kazılarda Cilalı taş çağı yerleşimlerine ve buluntuları ve yanısıra
insanın yerleşik hayata geçişinin ilk izlerine rastlanır. Bunlara
Karataş, Semahöyük'te yapılan kazılarla elde edilen Erken Tunç Çağı
bulguları da eklenince, bölgede Paleolitik çağdan zamanımıza kadar
kesintisiz bir uygarlığın varlığı belirlenir.
Antalya
Bölgesi'nin erken tarihi, son buluntulardan önce karanlıktı. Hititlerin
çivi yazılı belgelerinde, adı geçen Ahhiyava ve Arzava ülkelerinin
Pamfilya olduğu bilim çevrelerinde artık daha yüksek sesle ileri
sürülmektedir. Son araştırmalar ve buluntuların yorumlanmasıyla
karanlık diye bilinen bu dönem de aydınlanmaya başlamıştır.
Konya'nın Yalburt'unda bir Hitit Hieroglafinde Patara'nın "Pataf"
biçiminde geçmesi bu aydınlanmayı güçlendiren buluntulardır. Bıradan
anlaşılan, Hititler, "Lukka Ülkesi" diye adlandırdıkları Akdeniz
sahiline kadar uzanmıştır.
M.Ö.14.
ve 13. yüzyıllar, Miken kolonistlerinin en faal oldukları dönemlerdir.
Anadolu'nün batı ve güney bölgelerinde özellikle Mersin, Tarsus'ta bazı
yerleşmeler olduğu halde, Antalya' da henüz Miken kalıntılarına
rastlanmamıştır.
Hitit İmpratorluğunun yıkılmasının sebebi olan Deniz kavimleri göçü
sırasında bir kısım Akalıların bu bölgeye göç ettiklerinden Grek
efsanelerinde söz edilir. Truva Savaşları'ndan
sonra bazı Aka boyları, Amphilokhos, Kalkhas ve Mopsos'un idaresinde
Pamfilya'ya geldikleri; Perge, Sillyon, Aspendos ve Selge'yi kurdukları
söylenmekle birlikte son bilimsel veriler bu kentleri yörenin yerli
halkının kurduğunu göstermektedir. Bu Perge'nin Parha, Aspendos'un
Estvedüs, Selge'nin Estlegiis, Silyon'un Selyuüs adlarından da bellidir.
Antalya sınırları içinde yerleşen Likyalı'ların
kökenleri tartışılmakla birlikte, Hitit ve Mısır kaynaklarında (M.Ö.
2000) Lukki veya Lukka adlı bir kavimden bahsedilmektedir. Bu kavim,
kendilerini "Termili" olarak adlandıran Akdeniz kıyılarımızdaki güçlü
komşuları Luvilere akrabalıkları ile bilinen Likya ulusundan başkası
değildir.
İlk yerleşme hareketleri İ.Ö.7. ve 8. yüzyıllarda Akdeniz
kıyılarında başlamıştır. Özellikle Batı Anadolu ve Yunanistan'da bazı
koloniler bu harekette önderlik ederek, bazı kentleri egemenlikleri
altına almışlar veya yeni kentler kurmuşlardır.
Antalya'nın
ilk surlarının II. Attalos zamanında inşa edildiği bilinmektedir. İ.S.
130 yılında Roma imparatoru Hadriyanus, Antalya seferi sırasında
"Hadriyanus Kapısı"nı yaptırmış, surların doğu bölümünü de
onarttırmıştır.

Doğu Roma Egemenliği


Hıristiyanlığın Anadolu'da hızla yayıldığı M.S.5.-7. yüzyıllar
boyunca Pamfilya ve Likya, Doğu Roma eyaleti olarak önemlerini
korumuşlar, hatta M.S. 2. yüzyıldaki parlak çağlarına yaklaşır
derecede, imar görmüşlerdir. 7. yüzyılın ortalarında Arapların sürekli
yağma ve saldırıları her iki bölgeyi büyük ölçüde zarara sokmuş, bu
duruma engel olmak isteyen Doğu Romalılar, bölgeyi korumak amacıyla
özel bir donanma kurmuşlardır. Roma İmparatorluğu'nun bölgeye
kesinlikle egemen olmasından sonra, stratejik yerler veya kentlerin
bazıları, ufak keşişlikler halinde Doğu Roma Egemenliği sırasında
yaşamalarını sürdürmüşlerdir.
Ayrıca, Rodos, Venedik, Ceneviz korsanlarının talanları, Kıbrıs
Krallarının saldırıları ve Haçlı seferi sırasındaki yağmalar, bölgenin
ekonomik gücü kadar kentleri de yıpratmıştır. Bu sırada özellikle Rodos
ve Cenevizliler koruma ve saldırma için, uygun kıyılarda üsler
kurmuşlardır.
Antalya,
Batı Akdeniz kıyısında stratejik konumuyla önemli bir liman şehridir.
Bu özelliğinden dolayı, kurulduğu tarihten başlayarak sürekli
istilalara maruz kalmıştır.

Selçuklu Dönemi


Antalya'nın İlk Selçuklu sultanı I. Rüknettin Süleyman Şah zamanında
da (1076-1086) Türkler tarafından fethedildiği ve 1096 yılında başlayan
Haçlı seferine kadar Türklerin elinde kaldığı bilinmektedir. I.İzzeddin
Mesud zamanında (16-1155) da Selçuklulara geçen şehir, 1120'de
Bizanslılar tarafından geri alınmıştır.
Karayolu ticaretini geliştirmeye çalışan Selçukluların en önemli
hedeflerinden biri Akdeniz ticaretini ele geçirmekti. Stratejik
öneminin yanı sıra, ticari açıdan Anadolu'yu diğer Akdeniz ülkelerine
bağlayan bir liman olması nedeniyle de Antalya'nın alınması
gerekiyordu. Mısır ve Suriye'den gelen tacirler, Anadolu'ya geçiş yolu
Antalya'yı kullanıyordu. Nitekim, 1182 yılında Selçuklu sultanı II.
Kılıç Arslan (1115-1192) Antalya'yı kuşatmış, fakat alamamıştır.
Latinler'in 1191 yılında Kıbrıs'a
yerleşmelerinden sonra, Antalya'ya gelen tacirlerin malları çalınmaya
başlamıştır. Bunun üzerine Selçuklu sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev,
ikinci sultanlığı sırasında (1205-1211) Antalya'nın fethine karar
verir. 5 Mart 1207 de Sultan, yerli halkın da yardımıyla şehri iki
aylık kuşatmadan sonra fethetmiştir. Bunun üzerine Antalya'ya kadı,
imam, hatip ve müezzinlerin tayin edildiği; mihrap ile minber konduğu,
kale ve burçların onarılıp silahla, erzakla doldurulduğu
belirtilmektedir. Böylelikle Selçuklular'a Akdeniz yolu açılmış; Antalya,
Avrupa ve Mısır'la yapılan ticaretin merkezi olmanın yanı sıra,
Selçuklu donanmasının üssü haline gelmiştir. 1212 yılında, Antalya'nın
yerli halkı isyan ederek yöneticileri öldürmüştür. Bunun üzerine,
Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus (1211-1220) Antalya'nın yeniden
fethine karar vermiş ve 22 Aralık 1216' da şehir tekrar Selçuklular'ın
eline geçmiştir.
Hıristiyan ve Müslümanların birlikte yaşama deneyimi başarısızlıkla
sonuçlanınca, güvenliğin sağlanması amacıyla şehir ikiye bölünmüştür.
Müslümanlarla, Hıristiyanların yaşadıkları mahalleleri birbirinden
ayırmak için bir iç sur yapılmış; Hıristiyanlar şehrin doğusuna,
Müslümanlar batısına yerleşmişlerdir. Kentin batısında Türk nüfusunun
artmasıyla yeni bir sura gerek duyulmuş, Selçuklu Sultanı I. Alaeddin
Keykubad döneminde (1220-1237) 1225 yılında daha doğuda, denize doğru
ikinci bir sur yapılmıştır. Böylelikle şehir Selçuklu Sultanlarının
kışlık merkezi haline gelmiş, kışları çoğu zaman Antalya'da ve 1223
yılında
fethedilen Alanya'da geçirmeye başlamışlardır.Hıristiyan nüfus ise
kentten ayrılıp Tarsus ve Mersin cevresine yerleşmişlerdir.
Selçuklu döneminde özellikle Alanya'da büyük bir gelişme
göstermiştir. I. Alaeddin Keykubad zamanında Alanya'nın, Selçuklu
hükümdarlarının kışlığı olduğunu bilmekteyiz. Bu çağda imar
faaliyetleri
de yukarıda anlatıldığı gibi Antalya, Alanya içinde, Antalya ve
Alanya'yı Konya ve Beyşehir'e ve kıyıdan Anamur ve Mut'a bağlayan
yollar üzerinde devam etmiştir.

Osmanlı Dönemi


1389
yılında Osmanlı sultanı Yıldırım Beyazıt tarafından fethedilen Antalya
ve çevresi Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde Antalya
surlarında fazla değişiklik yapılmamış, bazı kapılar açılmış, bazıları
da onarılmıştır. Osmanlı döneminde şehir sur dışına kuzeye doğru
gelişmiş, şehir merkezinin sur dışında kuzeydeki kapı çevresinde
oluşmuştur. Bu nedenle, Antalya'nın Selçuklu ve Beylikleri dönemi şehir
dokusu pek bozulmamıştır.
Antalya'yı I. Dünya Savaşı'na kadar bir Osmanlı Sancağı olarak
görünmektedir. 1917 - 1921 arasında İtalyanların işgalinde kalan şehir,
1921 yılında Cumhuriyet Hükümeti'ne bağlanmıştır.

ANTALYA'NIN ADI
Helenistik dönemde Bergama Kralı II.Attalos
(İ.Ö. 159-138), bölgenin stratejik dönemini dikkate alarak buraya bir
Liman - şehir kurdurmuştur. Kent, kurucusunun adından dolayı "Ataleia"
olarak anılmıştır. Arap kaynaklarında şehrin adı "Antaliye", Türk
kaynaklarında ise "Adalya" olarak geçmektedir. Yerleşme, 20. yüzyılın
ilk çeyreğinden başlayarak "Antalya" olarak adlandırılmıştır.

Coğrafi konum


Antalya ili Anadolu'nun güneybatısında yer almaktadır. Yüzölçümü 20.723 km² olup, Türkiye yüzölçümünün %2.6'sı kadardır.
İlin
kara sınırlarını Toros Dağları meydana getirmektedir. İlin güneyinde
Akdeniz, doğusunda Mersin, Konya ve Karaman, kuzeyinde Isparta ve
Burdur, batısında ise Muğla illeri vardır.
İl arazisinin ortalama olarak %77.8'i dağlık, %10.2'si ova, %12'si
ise engebeli bir yapıya sahiptir. İl alanının 3/4'ünü kaplayan
Torosların birçok tepesi 2500-3000 metreyi aşar. Batı'da ki Teke
yöresinde geniş platolar ve havzalar yer alır. Çoğunlukla
kireçtaşlarından oluşmuş bu dağlar ve platolar alanında,
kireçtaşlarının erimesiyle oluşmuş mağaralar, düdenler, su çıkaranlar,
dolinler, uvalalar ve daha geniş çukurluklar olan polyeler gibi
büyüklü, küçüklü karst şekilleri çok yaygındır. İlin topoğrafik yönden
gösterdiği değişkenlik gerek iklim, gerek tarımsal gerekse demografi ve
yerleşme yönünden farklı ortamlar yaratmaktadır. Ayrı özellik gösteren
bu alanları sahil ve yayla bölgesi olarak tanımlayabiliriz.
Sahil
kesimi ilçeleri; Kepez, Döşemealtı, Konyaaltı, Muratpaşa, Aksu,
Gazipaşa, Alanya, Manavgat, Serik, Kemer, Kumluca, Finike, Kale ve
Kaş'tır. Denizden yüksekliği 5-44 m arasındadır. Yayla kesimi ilçeler
ise; Gündoğmuş, Akseki, İbradı, Korkuteli ve Elmalı'dır. Bu ilçelerin
denizden yüksekliği 900-1000 m arasındadır.

Nüfusu


2000 yılında yapılan genel nüfus sayımına göre nüfus büyüklüğü
olarak 81 il arasında 7. sıradadır. 1,719,751 kişilik nüfusunun
936,330'u (%54.5) şehirde (il, ilçe merkezi belediye sınırları),
nüfusunun 783.421'lik kısmı ise (%45.5) kırsal kesimde (bucak ve
köyler) yaşar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://warez.niceboard.com
 
ANTALYA
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WAREZİN BABASI | Hayat Burda! :: ORTAYA KARIŞIK :: İl il TÜRKİYE-
Buraya geçin: